İçimden bağırmak geliyor.
Eyy gazeteci milleti!
Silkin ve kendine gel.
Çünkü meslek elden gidiyor.
Gazeteciysen, özgürlüğü savun.
Gazeteciysen, hukukun üstünlüğüne sahip çık.
Gazeteciysen, yayın yasaklarını reddet.
Gazeteciysen, sansüre hayır de.
Gazeteciysen, kendi kendini sansür etme.
Gazeteciysen, hak ve özgürlükleri savun.
Gazeteciysen, demokrasi bayrağını hem iktidarlara, hem patronlara karşı yükselt.
Çünkü demokrasi yoksa...
Özgürlük yoksa...
Hak hukuk yoksa...
O zaman gazeteci de yoktur.
Gazetecinin de varlık nedeni biter.
Unutma! Gazeteci ancak
demokrasiyle var olur
Demokrasi yoksa... Özgürlük yoksa... Hak hukuk yoksa... O zaman gazeteci de yoktur
İçimden bağırmak geliyor.
Bir ülkede özgürlükleri boğan yayın yasakları varsa...
Hukukun üstünlüğü katlediliyorsa...
Yargı bağımsızlığı hiçe sayılıyorsa...
O zaman gazeteci milleti de biter!
Yayımlanamayacak haberler yazsan...
Bir köşe bulamayacak yorumlar döktürsen...
Kimselerin izlemeyeceği programlar yapsan...
N’olacak ki?..
Unutma!
Gazeteci ancak demokrasiyle var olur.
Gazeteci ancak özgür ortamda nefes alır.
Gazeteci ancak hukukun üstünlüğü varsa vardır.
Özgürlük yoksa,
seni kimse adam yerine koymaz
Genç gazeteci adayları, büyük bir masanın etrafında.
Dikkat ve ilgileri içimi ısıtıyor.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde P24’ün ‘üniversite atölyeleri’ndeyiz.*
Konu:
Haber merkezlerinde bir gün.
İçimden bağırmak geliyor.
Eyy gazeteci milleti!
Hangi görüşte olursan ol.
Hangi inançta olursan ol.
Dünyanın ve Türkiye’nin hâllerine ya da hayata hangi pencereden bakarsan bak.
Ama şunu kafanın içine yaz.
Özgürlük yoksa, sen de yoksun!
Evet, bu kadar basit.
Şunu da iyi bil.
Özgürlük yoksa, seni kimse adam yerine koymaz.
Hiçbir saygınlığın olmaz.
En ufak bir iz bırakamazsın.
Ve gazeteci değil, muktedirlerin yanında ‘evet efendimci kâtipler’den herhangi biri olur gidersin.
Utanç duyuyorum
Eyy gazeteci milleti! Silkin ve kendine gel. Özgürlük yoksa, sen de yoksun! Seni kimse adam yerine koymaz
İçimden bağırmak geliyor.
Emret komutanım gazeteciliğine de hayır.
Emret cumhurbaşkanım gazeteciliğine de hayır.
Emret başbakanım gazeteciliğine de hayır.
Aman beyefendi rahatsız olmasın gazeteciliğine de hayır.
46 yıllık bir gazeteci olarak, üstelik TBMM çatısı altında dört bakan hakkındaki yolsuzlukların soruşturulmasına ilişkin haberlere yayın yasağı konmasından, demokratik hak ve özgürlüklerin böylesine fütursuzca ayaklar altına alınmasından utanç duyuyorum.
Evet, içimden bağırmak geliyor.
Bu yayın yasaklarını isteyenler, bu yayın yasaklarını koyanlar ve bu yayın yasaklarını şöyle ya da böyle savunanlar, hiç kuşkuları olmasın, bunun hesabını yalnız bu dünyada değil, öbür dünyada da veremeyecekler.
Alınlarına yedikleri özgürlük düşmanı damgası hiç silinmeyecek.
Demokrasiyi demokrasi yapan hak ve özgürlükler, neredeyse her Allah’ın günü akıl almaz bir despotlukla çiğneniyorsa, yazın bir kenara, o ülke büyük altüst oluşlara gebedir.
Bir yandan demokrasi ve hukuk katledilecek, diğer yandan her şey süt liman olacak...
Öyle mi?
Öyle sanıyorsanız fena halde aldanıyorsunuz.
Bir kez daha yazın bir kenara.
Toplumu, siyaseti böldükçe bölüyorsunuz, seçim hesapları ile feci şekilde kutuplaştırıyorsunuz Türkiye’yi.
Çok büyük kötülük yapıyorsunuz bu ülkeye.
Şunu iyi bilin.
Sizin adım adım kurmaya çalıştığınız korku imparatorluğu yıkılmaya mahkûmdur.
Tarihin seyrini tersine çeviremezsiniz.
Demokrasi ve özgürlük sonunda bu memlekette de kök salacak.
Ne yapsanız boş.
Medya adam olmadan
demokrasi rayına oturmaz
İçimden bağırmak geliyor.
Demokrasi olmadan özgür medya olmaz.
Bağımsız medya olmaz.
Demokrasi olmadan gazeteci olmaz, kâtip olur.
Elbette tersi de doğrudur.
Medya adam olmadan da, demokrasi adam olmaz!
Gazeteci milleti kendi mesleğinin etiğini, ilke ve geleneklerini yalnız siyasal iktidarlara, yalnız güç odaklarına karşı değil, kendi patronlarına karşı da savunmak zorundadır.
Başka türlü adam olmaz medya!
Medya adam olmayınca, demin vurguladığım gibi, demokrasi de rayına oturmaz.
Gençler iyimserlik uyandırıyor
Bu kadar kurşuni bir havayı hak etmediğimi düşünürken Elvan Alpay’ın renk cümbüşü resim sergisi iyi geliyor
Cuma günü İletişim Fakültesi’de, büyük bir masanın etrafında dört saat boyunca konuşuyor, tartışıyoruz.
Genç gazeteci adaylarının bakışları, dikkat ve ilgileri içimi ısıtıyor.
Soruları, iyimserlik uyandırıyor içimde.
Galiba şu günlerde buna ihtiyacım var.
Siyaset izleyen ve yorumlayan biri olarak kasvetli bir dünyanın kapanında her gün önümü görmeye çalışıyorum.
Hiç kolay değil.
‘Filmin sonu’nu zaten göremeyeceğimi biliyorum ama...
Bu kadar gri, kurşuni bir havayı hak etmediğimi ara sıra düşünmeden edemiyorum.Elvan Alpay’ın Galeri Nev’deki resim sergisi iyi geliyor.O renkler ve renk çümbüşü içindeki o kuşlar, o bitkiler, üstümüze abanan kasvetli dünyaya bir meydan okuma, bir isyan...
Ne güzel.
İyi pazarlar!
* P24'ün açılış konuşmasını yaptığım panelinde Rıdvan Akar, Tayfun Ertan, Murat Sabuncu, Cihan Oğuz ve Doğan Akın, televizyon, radyo, gazete, ajans ve internet sitelerinde haberciliğin nasıl cereyan ettiğini anlattılar.